MENÜ
HAŞİMATO TİROİDİ VE BESLENME TEDAVİSİ

Yazılar

HAŞİMATO TİROİDİ VE BESLENME TEDAVİSİ

Haşimato tiroidi, vücudun kendi koruma sisteminin tiroid hücrelerine saldırdığı bir bağışıklık sistemi hastalığıdır. Vücudun normal şartlarda yabancı maddelere karşı ürettiği antikorlar, bağışıklık sistemi ile beraber tiroid hücrelerine saldırarak tiroid bezinin iltihaplanmasına ve zarar görmesine yol açar. Böylece tiroid bezi işlevini yerine getiremez. Vücudun metabolizma hızını ayarlayan ve bu yolla bütün dokuları etkileyen tiroid hormonu bu bireylerde zamanla azalır. Bunun sonucunda metabolizma hızı yavaşlar ve sonucunda bireylerde kilo artışı görülebilmektedir.

 

Ancak korkmayın, ilaç tedavisine ek olarak uygulayacağınız beslenme tedavisi ile sağlıklı kalabilmek mümkün!

 

Haşimato tiroidinin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte,  görülme sıklığı kadınlarda daha yüksek ve genetik geçişlidir. Hastanın aile üyelerinin %50’sinde görülüyor olabilir!

 

Başlangıçta kanda tiroid hormonları olan T3, T4 ve TSH düzeyleri normalken, Anti TPO ve Anti TG düzeyleri çok yüksektir. Zamanla tiroid bezinde fonksiyon kaybına bağlı T3 ve T4 düzeyleri azalmaya ve TSH değerleri bir koruma mekanizması işlevi olarak olması gereken değerin üstüne çıkmaktadır. Bunun sonucunda bireylerde,

 

  •  Yorgunluk, halsizlik, çabuk yorulma,
  •  Kilo artışı, iştah fazlalığı,
  •  Kabızlık,
  •  Soğuğa karşı direncin azalması,
  •  Saç dökülmesi, Düzensiz mensturasyon döngüsü,
  •  Depresyon,
  •  Unutkanlık, konsantrasyon azalması,
  •  Ellerde ve ayaklarda ödem

 

gibi semptomlar görülebilmektedir.

 

Tedavide, kişilere ilaç ile ek hormon verilmektedir. İlaçla tedaviye ek olarak ilerlemenin önüne geçebilmek için tedavinin beslenmeyle desteklenmesi gerekmektedir. Yapılan çalışmalar sonucunda iyot, selenyum, demir ve D vitamini ile Haşimato tiroidi arasında bir ilişki olduğu gözlenmiş! 

 

Ciddi iyot eksikliği hipotroidizm ve guatra sebep olurken, iyot fazlalığı ise Haşimato tiroidi riskini arttırmaktadır. Özellikle ne kadar çok iyot tüketimi varsa hastalık ciddiyeti de o kadar fazla olmakta!

 

Selenyum, vücudumuzda bağışıklık sistemini destekleyen antioksidan minerallerimizdendir. Yapılan çalışmalar sonucu selenyum alımının tiroit fonksiyonları üzerinde faydalı etkiler gösterildiği belirtilmiştir. Beslenmemizdeki selenyum kaynakları arasında et, tavuk, yumurta, tahıllar ve deniz mahsülleri yer almaktadır.

 

D vitamini de bağışıklığımızda önemli bir role sahip olduğundan beslenmemizde mutlaka yer almalı, D vitamini düzeylerinin düzenli kontrol ettirilmesi gerekmektedir.

 

Probiyotikler, bağışıklık sistemimizi destekleyen bir diğer kaynaklarımızdandır. Özellikle kabızlık, gaz gibi sindirim sorunlarınız varsa beslenmenize ekleyerek şikayetlerinizin azaldığını siz de gözlemleyebilirsiniz!

 

Vee en önemlisi! Guatrojenik besinler dediğimiz brokoli, karnabahar, ıspanak, lahana, şeftali, yer fıstığı, çam fıstığı, turp, çilek, şalgam, brüksel lahanası gibi besinlerin semptomları arttırabileceğinden diyetinizde mümkün olduğunca az yer alması gerekiyor. Özellikle bu sebzeleri çiğ değil de pişmiş şekilde tüketmeye özen göstermelisiniz.

 

Son olarak, yavaşlamış metabolizmanızı hızlandırmak ve hormon akışını sağlayabilmek için egzersiz yapmak çok önemli! Haftanın 5 günü yapacağınız 30 dakikalık yürüyüşler çok faydalı olacaktır.

 

Sağlıklı bir diyet sağlıklı bir beden için olmazsa olmazlardandır. Kendinize uygun beslenme tedavisini öğrenmek, ideal kilonuza ulaşmak ve en önemlisi sağlıklı bir yaşam sürebilmek için beslenme uzmanından destek alabilirsiniz….

 

Diğer Yazılar